18 Şubat 2015 Çarşamba

The Grand Budapest Hotel



Stefan Zweing’in notlarından esinlenerek yazılan Film, 1932 yılında savaştan önceki son muhteşem donemini geçiren The Grand Budapest Otel’in meşhur odacısı Gustave ve lobi boyu Zero Mustafa’nın tatlı hikayesini anlatıyor. Avrupada hayali sehir olan Zubrowka’da Gustave'ın müşterisi ve sevgilisi olan Madame D. nin esrarengiz ölümünden sonra ilginç bir macera yasanmaya başlıyor.

Filmi izlerken eğlendim ama hayatımda izlediğim en iyi komedi film diyemeyeceğim maalesef. Komedi filmi olmasina rağmen filmin başları sizi biraz bayıyor ama hikaye ilerledikçe meraklanmaya başlıyorsunuz ve film eğlenceli bir hal almaya başlıyor. Film durağan değil, filmdeki espriler gayet güzel, oyunculuk ise tabiki iyi fakat film ne yazık ki bekleneni karşılayamıyor. Bana kalırsa filmin en ilgi çeken özelliği ise çekimlerinin ve dekorunun sıra dışı olması. Tarihi filmlerde alışılagelen kasvetli otel görüntüleri yerini bu filmde sekerci dükkanı hissi uyandıran bir otele bırakmış.

Bunun yani sıra filmin tamamı Almanya’da çekilmiş. Otelin dış mekan çekimleri için filmin yönetmeni Wes Anderson üç metrelik minyatür bir model yaptırmış, bunun için özellikle Karlovy Vary'daki tarihi Palace Bristol Hotel ve Grandhotel Pupp otellerinden ilham almış. 



Ayrıca Yönetmenimizin tarihte hayali bir ülke yaratıp bunu komediye vurması dikkatinizden kaçmasın.


Kesinlikle öneriyorum dediğim bir film degil ama izlerseniz eğlenirsiniz. Iyi seyirler :)



1 yorum:

  1. Filmle ilgili yorumları okurken kendimi burada buldum. Spoiler vermekten kaçınarak, gayet güzel bir şekilde özetlemişsin. Oldukça gerçekçi ve abartısız yorumun için teşekkürler. Eminin izleyeceklerin işine çok yarayacaktır.

    Bunun dışında blogunun henüz taze olduğunu görüyorum. Umarım girdiğin bu yolda keyifle ilerlersin ve istediğin gibi başarılı olursun.

    Blogunu okuma listeme ekledim. Yeni kritiklerini bekliyorum.

    Tekrardan başarılar..

    YanıtlaSil