22 Şubat 2015 Pazar

And The Oscar Goes To...

Oscar’da hazırlıklar tamamlanmak üzere. Bu gece hepimizin merakla beklediği Akademi Ödülleri sahiplerini bulacak. Bu akşam benim de içinde bulunacağım organizasyonda 24 ayrı ödülün kime gideceği merak konusu. Oscar adayı filmleri izledikten sonra gelelim benim tahminlerime

En iyi film icin tahminim Birdman çünkü akademi üyelerinin seveceği tarzda bir konu ve akışa sahip. ucu açık, enterasan ve farklı bir film ...


En iyi  yönetmen Boyhood’u 12 senede çeken Richard Linklater. Bir çocuğun hayatını 12 senelik bir süreç içerisinde sade ve realist bir yaklaşımla anlatan yönetmen, bu dalda bu ödülü hak etmiş gözüküyor.

En iyi özgü senaryo The Grand Budapest Hotel. Yönetmenimizin tarihte hayali bir ülke yaratıp bunu komediye vurması bu filmin en önemli özelliği.

En iyi uyarlama senaryo dalında çok zorlu bir mücadele göreceğiz ama bana göre Imitation Game bu çekişmede görüntüsü ve kurgusuyla bir adım önde.

En iyi kadin oyuncu ödülünü Still Alice filmdeki rolüyle Julianne Moore alacak gibi gözüküyor.

En iyi Erkek oyuncu ödülünde ise Stephan Hawking’in hayatını canlandıran Eddie Redmayne favori.

En iyi yardimci kadin oyuncu Boyhood fimdeki Patricia Arquette,

En iyi yardimci erkek oyuncu Whiplash’de acımasız hoca rolündeki J.K. Simmons ve

En iyi animasyon How to Train Your Dragon 2 gözüküyor.


87. Akademi Ödüllerinde görüşmek üzere iyi seyirler :)




18 Şubat 2015 Çarşamba

The Grand Budapest Hotel



Stefan Zweing’in notlarından esinlenerek yazılan Film, 1932 yılında savaştan önceki son muhteşem donemini geçiren The Grand Budapest Otel’in meşhur odacısı Gustave ve lobi boyu Zero Mustafa’nın tatlı hikayesini anlatıyor. Avrupada hayali sehir olan Zubrowka’da Gustave'ın müşterisi ve sevgilisi olan Madame D. nin esrarengiz ölümünden sonra ilginç bir macera yasanmaya başlıyor.

Filmi izlerken eğlendim ama hayatımda izlediğim en iyi komedi film diyemeyeceğim maalesef. Komedi filmi olmasina rağmen filmin başları sizi biraz bayıyor ama hikaye ilerledikçe meraklanmaya başlıyorsunuz ve film eğlenceli bir hal almaya başlıyor. Film durağan değil, filmdeki espriler gayet güzel, oyunculuk ise tabiki iyi fakat film ne yazık ki bekleneni karşılayamıyor. Bana kalırsa filmin en ilgi çeken özelliği ise çekimlerinin ve dekorunun sıra dışı olması. Tarihi filmlerde alışılagelen kasvetli otel görüntüleri yerini bu filmde sekerci dükkanı hissi uyandıran bir otele bırakmış.

Bunun yani sıra filmin tamamı Almanya’da çekilmiş. Otelin dış mekan çekimleri için filmin yönetmeni Wes Anderson üç metrelik minyatür bir model yaptırmış, bunun için özellikle Karlovy Vary'daki tarihi Palace Bristol Hotel ve Grandhotel Pupp otellerinden ilham almış. 



Ayrıca Yönetmenimizin tarihte hayali bir ülke yaratıp bunu komediye vurması dikkatinizden kaçmasın.


Kesinlikle öneriyorum dediğim bir film degil ama izlerseniz eğlenirsiniz. Iyi seyirler :)



6 Şubat 2015 Cuma

The Theory of Everything




The Theory of Everthing Einstein’dan bu yana dünyaya gelen en parlak teorik fizik profesörü Steven Hawking’in hayat hikayesi. Hawking’in çocukluğunu göremesek de üniversite döneminden 2000’li yıllara kadar yaşamını izliyoruz. Eşiyle nasıl tanıştığı,evlendiği, nasıl prof. olduğu ve hastalığının nasıl başlayıp ilerlediği hakkında geniş bir bilgiye sahip oluyoruz bu filmde.

Oscar adayı olan bütün filmleri henüz izleyemedim ama şunu diyebilirim ki Eddie Redmayne kesinle en iyi erkek oyuncu ödülünü almalı.Özellikle de Stephen’ın karısıyla çok seneler sonra yaptıkları bir konuşma var ve ordaki oyunculuğu beni benden aldı. 
Ayrıca yönetmen James Marsh ise her ne kadar Oscar’da en iyi yönetmen dalında aday olmasa da çok güzel bir iş çıkarmış.

Eğer siz de annem ve benim gibi duygusal insanlarsanız bence bu filmde ağlamaktan kaçamazsınız. Yanınızda mendilleriniz bulunsun.

27 Şubatta vizyona giricek bu filmi kesinlikle sinemada izleyin.Şimdiden size iyi seyirler.



3 Şubat 2015 Salı

The Imitation Game

Ikinci dunya savasi hikayeleri bitmiyor. 2. Dünya savaşıyla ilgili gördüğümüz son film The Imitation Game.  Başrolde adini sıkça duydugumuz Benedict Cumberbatch ikinci dünya savaşını kazanan adamı oynuyor. Yani Enigma’yı kıran matematik profesörü Alan Turing… Turing çok ilginç bir hayat hikayesine sahip ve bu hikaye Morten Tyldum’un gözüyle gercekten çok güzel bir filme dönüşmüş. Filmi izlerken en çok merak duygunuz uyanıyor ve filmi tek solukta bitiriyorsunuz. bu nasıl, nasıl olur, kim, ne diye onlarca soru soracaksınız filmin içinde.

Aslında bakarsanız The Imitation Game hem ikinci dünya savaşı hakkında genel kültürümüzü biraz daha arttırıyor, mesela Enigma’yı kıran makinenin aslında ilk bilgisayar oldugunu, hem de bazı seyleri yeniden sorgulamamızı sağlıyor.


Bir de eklemeden geçemeyeceğim filmde başarının nasıl ve hangi yollardan geldiğini anlatılıyor biraz da . Ne dersiniz belki bir gün bizler de Alan Turing olabiliriz. 


Jurassic World Geliyor

Vizyon tarihi 12.06.2015 olan Dünya’nın merakla beklediği efsanevi film serisi Jurassic Park'ın yeni filmi olan Jurassic World geliyor. Geçtiğimiz günlerde ikinci teaserı yayınlandı. Sizlerle ilk iki teaserinı da paylaşacağım.
Ilerleyen günlerde de konusu hakkında bilgi vereceğim.



2 Şubat 2015 Pazartesi

Nightcrawler


Lou Bloom adında is arayan bir adam kameramanlık yapmaya başlayarak geceleri şehirde yaşanan suç olaylarını her anıyla kamerasına kaydetmeye başlar. Şehrin önde gelen televizyon kanallarından birinde gece muhabiri olarak işe girmesi de uzun sürmez. Fakat hızlı gelen bir başarı için Bloom bazi seylerden fedakarlık yapmış mıdır acaba...

Eğer hırsız polis kovalamacalarını ve criminal suçları seviyorsanız bu film tam sizlik. Özellikle de filmde bulunan araba kovalamaca sahnesini nefes almadan izleyeceksiniz. Cekimleri gercekten cok basarili olan bu sahnede arka koltukta oturan yolcu gibi hissedeceksiniz kendinizi. 

Filmde sıkılmak gibi bir lüksünüz de yok zaten cunku film gercekten çok sürükleyici, eminim bir anini bile kacirmak istemeyeceksiniz. 

Eger Los Angeles’i merak ediyorsaniz filmin ilk bir kac dakikasinda L.A’in guzel aciyla cekilmis goruntulerini izleyeceksiniz

Benim icin uzun zamandır izlediğim en güzel gerilim-dram filmlerinden biri. 
Beni bu kadar etkilemesinin nedeni ise günümüzdeki başarılı insanların gerçek hikayelerini anlatmasi. Başarmak hirsli olmak tabii ki guzel bir sey ama bu kadari da fazla diyeceksiniz filmi izlerken. Aman sakin Lou Bloom’u yani bas karakteri kendinize ornek almayın. Çünkü başarıya giden her yol mübah degildir.  Size simdiden iyi seyirler :)